Bir karış toprağına kurban olduğum vatanımda ne yazık ki vatan hainliğinin sınırsızlığını görmek içimi acıtıyor.
Vatan haini olmak için illaki terör örgütlerine katılıp silahlı veya silahsız eylem yapmak gerekmiyor artık. Çarşıda pazarda, otobüsteminibüste, evde işyerinde, yaşamımızın her alanında her an söylemleriyle vatan hainliği yapanların sayısı artık küçümsenmeyecek boyutlara ulaştı.
Bu nasıl bir duygudur? Bu nasıl bir düşünce yapısıdır? Akli dengeleri mi yerinde değil bu vatan hainlerinin?
Aslında akılları yerinde. Adammilletvekili olmuş, yetmemiş parti genel başkan yardımcısı olmuş. Aklı fikri yerinde görünüş olarak. Sorunu ne peki bu adamın? Vatan ruhu taşımıyor.Önceden taşıyor muydu acaba, yoksa sonradan mı yitirdi? Tanımadığım için bilemiyorum, ama bu adama birileri haddini bildirmeli ve tez elden savcıların harekete geçmesi gerekiyor.
Bu adamın algı operasyonu yerini buldu mu?
Bana göre kısmen buldu.
AFRİN DESTANI
Muzaffer ordumuz terör yuvası Afrin’de destan yazmaya devam ediyor. Canla başla. İman gücüyle.Türkiye’nin dış politikasında şimdiye kadar ki en önemli ve en istikrarlı kararlardan biridir “zeytindalı”.
Dış güçler, iç ve dış mihraklar elbetteki bu durumdan hoşnut değiller. Neden hoşnut olsunlar
ki? Düşmanı dışarda aramayın, düşman içimizde.
Ne yapılması gerekiyor peki. Bu ülkede karındaş düşmanlığının önüne geçmek hiç kolay değil. Kendi içimizde kin ve nefreti büyütüp yeşerttikçe, din, dil, ırk ayrımı yaptıkça kardeşlik düşmanlığı hep var olacaktır. Kendini aydın sanıp ülkeyi karanlığa gömmek isteyen sözde 170 aydın, sadece
“Recep Tayyip Erdoğan gitsin ülke ne olursa olsun”
diyen bir hain ordusuyla başetmek...
Vayki ne vay.
Allah sizi ıslah etsin.
