Tutmakta olduğumuz oruçlarımızla bedenimizin sıhhate kavuşacağı, vereceğimiz zekâtlar ve sadakalarla malımızın temizliğe ulaşacağı, şeytanların kullara yaklaşamaması ve nefsimizin açlıkla terbiye olmasıyla huzura erdiğimiz, maddi ve manevi hayatımızda birçok güzelliklerin yaşandığı Ramazan ayını idrak etmenin huzur ve mutluluğu içerisindeyiz. Tuttuğumuz oruçlarımızla, kılmış olduğumuz teravihlerimizle, yapmış olduğumuz mukabelelerimizle birçok güzellikleri elde edeceğimiz bir aydayız.
Rabbimizin ifadesiyle ramazan ayı şöyle tanımlanıyor: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran'ın indirildiği aydır. Öyle ise sizden Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Kim o anda hasta veya yolcu olursa (tutamadığı günler sayısınca) başka günlerde kaza etsin. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, sayıyı tamamlamanız ve size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah'ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.” (Bakara, 2/185) Şeklindeki ayet-i kerimenin meali açık ve seçik bir dille ramazanın eşsizliğini gözler önüne seriyor. Bizim üzerimize düşen, sırat-ı müstakim üzere bir yol çizerek hayatımızı şekillendirmektir.
Ramazan uslanmayan nefsin umut kapısıdır adeta, bu kapıyı çalan kim olursa olsun boş çevrilmeyeceği, girenlerin bir daha çıkmak istemeyeceği türden bir kapıdır bu. Peygamberimizin ifadesiyle Cennet kapılarının açılacağı, Cehennem kapılarının kapanacağı eşsiz bir aydır. Daha ne bekliyoruz acaba kapıyı çalmak için, vaatler mi yetersiz geldi, yoksa söyleyeni mi beğenmedik, hangisi? Belki de yüzümüz yoktur çalmaya, kaç kere tövbe ettik ama sözümüzü tutamadık ondandır bu kaçamak cevaplarımız belki de, kendimize bir soralım hakiki manada kulluğumuzu yerine getirebiliyor muyuz? Bunun için yeterli çabayı gösterebiliyor muyuz? İşte tam fırsat ayındayız aslında, rahmet kapılarının ardına kadar açıldığı, dua ve niyazların arşa uzandığı bir mevsimdeyiz. İhlas ve samimiyetle rahmet kapısını tıklatmanın tam vaktidir. Unutulmamalıdır ki, Allah’ın hiçbir kapısı kilitli değildir, yeter ki çalmasını bilelim.
Ramazan yeniden dirilmenin adıdır. Hayatın telaşı içersin de türlü umutlar, türlü amaçlar uğruna koşarken çoğu defa kendimizi, varlık amacımızı unutuyoruz. Geçici dünya hayatına aldanıp, ahiretimizi boşluyoruz. Ramazan bu anlamda bizim için adeta bir dönüm noktası oluyor. Paslanan ruhlarımızı arındırmaya, kararan gözlerimize ışık olmaya, kaybolan irademizi bulmaya bizleri yönlendiriyor. İşte Ramazan, insanın içinin boşalmasına karşı alınmış İlahi tedbirlerden sadece biridir. İnsanın sahip olduklarının Allah tarafından ona sınav için emanet edilmiş değerler olduğunu hatırlatır. Ramazan adeta insanlığa açılmış İlahi bir kredi hükmündedir. Bu krediyi kimileri har vurup harman savuracak, kimileri biriktirip sermaye yapacak.
Ramazan şükrünü bilenlerin ayıdır. Yapılan iyiliği bilmek, yaptıranı yüceltmek, ona minnet duymaktır. Allaha teşekkürdür, kadir bilmektir. Bir Ramazan’a daha ulaştırdığı için, bu fırsatı biz aciz kullarına verdiği için gösterilen derin yakarıştır.
Şükür ve dualarımızı hiçbir zaman eksik etmemeliyiz. İçerisinde bulunmuş olduğumuz salgın hastalık dolaysıyla yoğun bakımlarda yatan kardeşlerimize dualarımızda yer vermeyi unutmayalım.
Sonuç olarak farklı bir ramazan için, belki de son ramazanımız için hazırlanma ve kolları sıvama vaktidir.
Bu duygu ve düşüncelerle ramazanınızı tebrik ediyorum, Rabbim tutmuş olduğumuz oruçlarımızı kabul ve makbul eylesin inşaAllah…
26.04.2021
HAKAN MERT DOĞAN
İLAHİYAT FAKÜLTESİ ÖĞRENCİSİ
