DİL GERÇEĞİ SÖYLERSE - Yunus Daşdemir

DİL GERÇEĞİ SÖYLERSE


 

DİL GERÇEĞİ SÖYLERSE

Tartışma ortamında veya herhangi bir yerde -en çok da evlat yetiştirirken- doğruyu öyle bir söylersiniz ki hiçbir anlamı olmaz.

 Genel geçer bir şeyi çoğaltmışsınız ve konuya hiçbir açılım getirmemişsinizdir, Sizi duymuş olmakla duymamış olmak arasında bir ayırım yapılamaz.. Birisi bir konuya acayiplik getirmek istediğinde ukalalarla iletişim kurmak ilkeleri uyarınca onun karşısına en sıkıcı bir demoralizasyon olarak dikilebilirsiniz. Aşağıdaki anlatacağım olay bizim bölgemizde olanların özetidir aslında. Ne zaman bölgemiz bu zihniyetlerden kurtulur o zaman şahlanırız bu derede. Bin türlü yol açsanda gidiş için, bir yolun yoksa huzur için gerisi tefarruattır.

Gelelim kıssadan hisse olayımıza; "İbni sakit büyük bir yazar ve edebiyatçı idi. O adalet için savaşan bir mücahid değildi, sadece bir dil uzmanıydı. Ancak ibni sakitin Hz. Ali'ye gizli bir muhabbeti vardı.

Abbasi sultanı mütevekkil İbn-i Sakiti çocuklarına ders öğretmek için atadı. Yavaş yavaş mütevekkilin çocukları Hz. Ali'den taraf olmaya, onu desteklemeye başladılar. Mütevekkil, 'muhtemelen' diye kendi kendine düşündü, Bu iş olsa olsa hocaların işidir. Bu nedenle bir gün sultan çocuklarını ziyaret eder ve sınıfta oturur. İbn-i Sakiti hem derste tamamlıyor, hem de övüyordu.

 Sultan İbn-i sakite çocuklarındaki olumlu gelişmelerden ötürü ne kadar hoşnut kaldığını anlatıyordu. fakat aniden mütevekkil ses tonunu bozmadan İbn-i Sakite şu soruyu sorar:

"Çocukları nasıl görüyorsun?"

 İbn-i Sakit cevabında çok över çocukları. O zaman mütevekkil aniden beklenmedik bir soru sorar:

"İbn-i sakit, sana göre benim çocuklarım mı yoksa Hz. Ali'nin çocukları, Hasan ve Hüseyin mi üstündürler?"

Evet artık İbn-i Sakit de bir seçim yapmak zorunda kalmıştı. Takiyenin burada, bu olayda kullanılması bir ihanet ve zayıflığın ifadesi olacaktı. İbni Sakit konuşmasını kesmeden normal bir sesle, mütevekkilin soruş tonuyla cevapladı:

"Kamber, Hz. Ali'nin hizmetçisi, senden de çocuklarından da çok daha değerlidir." dedi.

Mütevekkil İbn-i sakitin dilinin kesilmesi için emir verdi. Sonuç olarak denilebilir ki, tarihteki despotları ve zalimleri ürküten, onların ekmeğine yağ sürmeyen hep bu diller olmuştur."

Günümüzün kamberleride dili susturma çabaları karşısında sadece gülmektedirler. Mütevekkil olanlarda buna göre adımlarını atmalıdırlar.İbn-i sakit gibi dünyaya tek kişinin gözünden bakmaya kalkanlar yaptıkları hatanın ergeç farkına varırlar.

Kalın sağlıcakla.

 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
17Haz

Emet Geç Kalmamalı!

09Oca
17Ara

Cep Derdi Milleti Gerdi

28Kas
22Kas

Terazi Dengesiz, Memleket Eğersiz