ÇAĞRIMIZ KARŞILIK BULDU

Geçen sayımızda manşetten verdiğimiz Emet devlet hastanemizin adı Dr. Fazıl Doğan Emet devlet hastanesi olmalı' haberimiz cevap buldu.

Geçen sayımızda manşetten verdiğimiz Emet devlet hastanemizin adı Dr. Fazıl Doğan Emet devlet hastanesi olmalı” haberimiz cevap buldu.

Milli mücadele döneminde ilçemizin sembol isimlerinden olan ve yokluk yıllarında halka verdiği tıp hizmeti nedeniyle ilçenin takdir ve sevgisini kazanan Dr. Fazıl Doğan'ın adının yeni inşa edilen hastanemize veirlmesi gerektiğini ifade etmiştik.

Haberimiz üzerine bir çok parti başkanı,stklardna olumlu dönüş alınırken konu üzerine Emetliler dayanışma ve Kalkınma derneğide bir çalışma başlattı. Dernek Dr. Fazıl Doğan adının verilmesi adına gerekçeli dilekçesini hazırlayarak tüm siyasi parti,oda ve dernek başkanlarının imzası ile ilgili kurumlara gönderecekç

Dernek başkanı İsmail Elmacı, milli mücadelemizin sembol isimlerinden birisi olan Dr. Fazıl Doğan'ın isminin verilmesi ile ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi;” İlçemiz tarihinde önemli yeri olan veya yaptığı çalışmalar ile tüm ülkede olduğu kadar yurt dışında da isim yapmış değerlerimizi gelecek kuşaklarında tanıması için isimlerin yaşatılmasına önem veriyoruz. Zor yıllarda hem sağlık alanında hemde kurduğu müdafa cemiyeti ile bölgemizde milli uyanışa katkı sağlamış Dr. Fazıl Doğan ismi yeni hastanemize yakışır. Mesela gençlik ve kültür merkezimiz tamamlandığında da buraya dünyaca ünlü çocuk kitapları yazarımız Gülten Dayıoğlu'nun adını vermek yakışacaktır. İlçemizde bulunan hafızlık okullarına ise Emir hocamızın adını verebiliriz. Böyle yaparak hem değerlerimize sahip çıkmış olur, hem de gelecek kuşakların da ülkemize ,memleketimize hizmet vermiş değerlerimizi tanıtımını sağlarız “dedi.

İşte Ecdad derneği başkanı Ali Duyan tarafından kaleme alınan Dr. Fazıl Doğan adının hastaneye verilmesi için gerekçeli dilekçe içeriği;

MİLLİ MÜCADELE'NİN İSİMSİZ KAHRAMANLARINDAN DR. FAZIL BEY

Sizlere tam bir asır önce ilçemizde başlayan ve 4 yıl devam eden yaşanmış bir kahramanlık öyküsünden bahsedeceğiz.

Bir ilçe düşünün gençlerini Trablusgarp'ta, Balkan savaşlarında, 1. Dünya savaşında ve özellikle Çanakkale'de kaybetmiş. Tesit edilebilen 247 şehit…Sönen ocaklar, dul kalan gencecik fidanlar. Bunlar yetmezmiş gibi yıkılmakta olan bir imparatorluk ve asker kaçaklarının dağlara çıkıp eşkıyalığa başladıkları bir dönem. En kötüsü çekirge salgını ile başlayan bir kıtlık. Mısır koçanlarının öğütülerek açlıkla mücadele edildiği bir dönem. Elindeki ekmeğini eşkıyalara kaptırmamak için çırpınan bir halk.

İşte böyle bir ortamda 1. Dünya savaşında güney cephesinde askerliğini yapmış, teskeresini aldıktan sonra ailesinin yanına gitmeden arkadaşları ile daha önceden kararlaştırdıkları şekilde Emet ilçesine bir doktor çıka gelir. Bugün bile Emet'te gönüllü çalışacak bulunamazken bir asır önce Anadolu'nun en ücra köşelerinde çalışmayı amaç edinen bu doktorlar kimdir?

DR. FAZIL BEY VE ARKADAŞLARI

Dr. Fazıl Bey 1892 yılında Midilli'de dünyaya gelmiştir. Annesi Gül hanım, babası Abdullah Efendi'dir. İlk ve orta öğrenimini Midilli'de gerçekleştiren Dr. Fazıl Bey “Darülfünunu Osmani”ye bağlı eski adıyla“ Tıbbiye-i Şahaneyi Mülkiye ” şimdiki adıyla İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'ni bitirir. 25 Mart 1912' de resmen kurulan Türk Ocağı'nın 1911' de temellerini atan 190 tıbbiyeliden biridir.

Arkadaşları ile daha önceden yaptıkları plana göre Dr. Fazıl (DOĞAN) Bey ve Dr. Mustafa (ALP) Bey Emet'e gelecek Dr. Hasan Ferit (CANSEVER) Bey ve Dr. Reşit Galip Bey Tavşanlı'da kalacak, memleketin kötü haline merhem olabilmek için çalışacaklardır. Ancak Dr. Mustafa Bey biraz rahatsız olduğu için o da Tavşanlı'da kalacak Dr. Fazıl Bey Emet'e tek başına gelecektir.

Emet'te halk Dr. Fazıl Bey hakkında tedirgindir. Kendisi ile ilgili bir çok safsatalar ortaya atılır. Ama tedavileri isabet ettikçe efsaneleşmektedir. Hekim eli değen ilçeye çevre köylerden de akın akın hasta gelmektedir. Önce bir tas yemeğini alıp doktora koşan halk O'nunla yemek yemek, akşam sohbetlerine katılmak için can atıyordu. Bu güçlü yakınlığın ulaştığı başka bir boyut ise hastalar önce odadan sofaya seslenerek muayene olurken yavaş yavaş odaya girmeye ve Dr. Bey'in yanında soyunmaya kadar ulaştı. Akşam sohbetleri gün ortasına taşındı. Hatta bir keresinde Müftü Osman Bey Dr. Fazıl Bey'e;

“Dr. Bey ne olur şu sohbetleri namaz vaktinde yapma. Kimse cemaate gelmiyor.” diye serzenişte bulunur.

15 Mayıs 1919'a gelindiğinde Dr. Fazıl Bey'e İzmir'deki arkadaşı Nurettin Ragıb (EGE) Bey'den İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edildiği haberi gelir. İşte o andan itibaren Dr. Fazıl Bey Emet'te sadece bir tıbbiyeli değil, aynı zamanda silah ve savaşçı toplayan bir Harbiyelidir. Aynı gün Emet'in ileri gelenleri ile bir araya gelerek “Emet Müdafa-i Vatan” cemiyetini kurar. Bu cemiyet işgalden hemen sonra kurulan batıdaki ilk cemiyettir. Sonra dağdaki eşkıyaların bazılarını ikna ederek, bazılarını da cebr kullanarak ilçeye getirir ve “Emet Milli Müfrezesi”ni kurar. 17 Aralık 1919'da asırlardır Söğüt'te yapılan Osmanlı kuruluş şenliklerinin Emet'te yapılmasını sağlayarak yörük boylarının da desteğini almış Emet Milli Müfrezesini daha da güçlendirmiştir. Bu müfreze Gediz ve Demirci'yi Yunan istilasından kurtarmış, Simav'daki isyanı bastırmıştır. Yunanlılara vurkaç taktiği uygulayarak Emet'i silah deposu haline getirmiştir. Kendisine “Demirci- Gördes dolayları kumandanı” ünvanı verilmiştir. Kuvayı Seyyare Kütahya'ya gelince ona bağlanmış, Çerkes Ethem olayından sonra da lağvedilmiştir. Çerkes Ethem olayını çözen de yine Dr. Fazıl Bey'dir. Anılarında bahsettiğine göre Çerkes Ethem'e verilmesi gereken kardeşinin gönderdiği mektup yanlışlıkla Dr. Fazıl Bey'e verilir. O' da mektubu okuduktan sonra İnönü'ye telgraf çeker ve durumu haber verir.

Bu olaydan sonra kendisinden faydalanılmak üzere Ankara'ya çağrılır. Kütahya'ya vardığında bizim için o dönemde tek hezimet olan Kütahya-Eskişehir muharebelerine şahit olur. Eskişehir'e vardığında rahatsızlanır ve beş parasız kalır. Durumu Emetlilere haber verir ve yine yardımına koşarlar. Bir müddet tedavi görüp istirahat ettikten sonra Ankara'ya ulaşır. Garb cephesinde olup biteni mecliste vekillere anlatır. Milli Mücadele'den sonra da daha önce ailesinin gelip yerleştiği Ayvalık'a gider.

Milli Mücadele'ye katkılarından dolayı 28 Mayıs 1928'de T.B.M.M. tarafından İstiklal Madalyası ile taltif edilir.

Dr. Fazıl Bey tarafından ateşlenen milli ruh O Emet'ten ayrıldıktan sonra da devam eder. 20 Şubat 1922'de Emet Hükümet Konağı bir bölük yunan askeri tarafından işgal edilir. Ama Emet halkı işgale ve zulme sessiz kalmaz. 20 Nisan 1922'de Emet'teki yunan bölüğüne erzak temini için Değirmisaz köyüne giden 10 yunan askeri pusuya düşürülerek 6 Yunanlı öldürülür. Bu olayın intikamını almak için Değirmisaz muhtarı ve iki azası tutuklanarak Emet'e getirilir. Akla hayale gelmeyen işkenceler yapılır. Emet sokaklarında inleyen feryatlara halk daha fazla sesiz kalmaz. 24 Nisan 1922'de Emet Hükümet Konağı ateşe verilir ve kaçmaya çalışan 40 yunan askeri öldürülür. Bu olayın duyulmasından hemen sonra Emet'e Kütahya'dan bir tabur yunan askeri sevk edilir. Bu yunan taburu da 27 Nisan 1922'de Emet'e 15 km. mesafede bulunan Cevizdere'de pusuya düşürülür ve 200 Yunanlı imha edilir. 70 kadar Emetli tarafından gerçekleştirilen bu kahramanlık öyküsü her yıl “27 Nisan Cevizdere Zaferi” adı altında yerel bayram olarak kutlanılmaktadır. Bu olaylar batıdaki ilk sivil direniştir ve Yunanlılara ilk defa bu kadar zayiat verdirilmiştir. Dr. Fazıl Bey anılarının son kısmında bu olaylardan bahsederek “300-400 km. etrafı işgal altında iken; Emetlilerin bu büyük kahramanlığını işgal altındaki başka yerlerde gösterseydi düşmanın bir çok kaleleri alarak Anadolu içlerine girmesi bir hayal olurdu.” diye anılarını bitirir.

Yunanlılar bu sefer intikam için uçak takviyeli 2 alayı İzmir'den 2 alayı da Kütahya'dan toplam 4 alayı Emet üzerine sevk eder. Dolayısı ile Emetliler düzenli ordumuzun karşısında olması gereken 4 alayı üzerine çekerek düşmanın savunma hattını zayıflatmıştır. Halk dağlara çekilmiştir. Bu 4 alay yunan askeri çoluk çocuk, yaşlı, kadın demeden gördükleri yerlerde sivilleri şehit etmişlerdir. Türk Tarih Kurumu tarafından bastırılan İbrahim Ethem AKINCI'nın Demirci Akıncıları isimli kitabında “Emet Vekayi ve Fecayii” başlığı altında bu olaylardan bahsederek şöyle der: “Avrupalıların ve Yunan gazetelerinin medeni ve insani olduklarını iddia ettikleri Yunanlıların bu fecayi ve mezalimini görsünler de utansınlar”

Sonuç olarak; Dr. Fazıl Bey gibi Milli Mücadeleye katkı sağlayan bir çok isimsiz kahramanlarımızın isimleri yaşatılmalı ve gençlerimize anlatılmalı. Zira Atatürk'ün dediği gibi “Geçmişini bilmeyen geleceğe yön veremez.”

Onun için Gazi Emet'te faaliyet gösteren tüm STK' lar olarak ilçemizde yeni binasına taşınacak olan Devlet Hastanemizin isminin “DR. FAZIL DOĞAN DEVLET HASTANESİ” olarak tescillenmesini talep ediyoruz.

Bakmadan Geçme