MİLLETVEKİLİ KAVUNCU SİZLER İÇİN YAZDI NEDEN EVET

TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, AK Parti Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu, referandumda neden EVET dediklerini sizler için yzdı.

Gazi Emet gazetesi ve Kütahyanet sitemizin "NEDEN EVET NEDEN HAYIR" yazı dizisi içinTBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı, AK Parti Kütahya Milletvekili Vural Kavuncu,sizler için yazdı.

İşte sayın Kavuncu'nun makalesi;

"16 Nisan 2017 tarihinde yapılacak referandumda Cumhurbaşkanlığı Yönetim Sistemini öngören yeni Anayasa değişikliğini oylayacağız. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın bunun bir sistem değişikliği olduğunu, rejim değişikliği ile ilgili hiçbir değişikliğin söz konusu olmadığı tekrar vurgulamak gerekir. AK Parti kadrolarının Mustafa Kemal Atatürk ve TBMM tarafından kurulmuş olan Cumhuriyet Rejimi ile hiçbir sorunu olmadığı gibi önerdiği Cumhurbaşkanlığı sisteminin temel referansı millet olup demokratik rejimi kalıcı hale getirmeyi amaçlamaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanımızın dediği gibi biz bugüne kadar halkın gücü üzerinde bir güç tanımadık görmedik. Darbe dönemlerinin vesayet kaygılarını taşıyan bu Anayasa gelişen ve değişen Türkiye için dar gelmekte, bölgemizde bu kadar önemli gelişmelerin olduğu bir dönemde etkin bir yönetim için alınacak kararlar için bir fren görevi görmeye izin vermektedir. Vatandaşın değişimi zorladığını, değişimi istediğini görerek bunu görmezden gelmek veya direnmek siyasi sorumluluğumuz ile örtüşmez. Bizim aksine değişimi zorlamamız lazım. Bizde bunun gereğini yapıyoruz. Artık kabına sığmayan yeni Türkiye için bu değişiklik zorunlu hale geldi.

Muhalefet partileri halkımıza neden HAYIR sorusunun cevabını veremediği için rejim tartışması üzerinden bu tür korku politikaları üreterek rejim elden gidiyor tarzında söylemler geliştirmesi yeni bir yöntem değildir. Bu millet bu filmi daha önce gördü. Cumhurbaşkanımız İstanbul Belediye Başkanlığına aday olduğunda aynı zihniyet belediye otobüslerinde kadın erkek yerlerin ayrılacağını, belediye kurumlarında başı açık olmanın yasaklanacağını söylememiş miydi? Başörtülüler senelerce laiklik için bir tehlike olarak gösterilmedi mi? Darbecilerin temel argümanları içinde din devleti olacağımız, Cumhuriyetin tehlike altında olduğu yer almadı mı? Ama biz milletimize güveniyoruz. Artık vatandaş neyin doğru neyin yanlış olduğunu daha net görüyor, talep ve beklentilerini karşılayacak liderlere oy veriyor.

Öncelikle yeni sistemin neleri getireceğini anlaşılır dilden kısa cümleler ile anlatmaya çalışayım:

Milletvekili seçilme yaşını 25'ten 18'e indiriyoruz. Diyelim ki mecliste birkaç tane 18 yaşında genç milletvekili olursa nasıl bir zarar olur? Milletin temsili sadece ideolojik ve bölgesel temsiliyet midir yoksa toplumun değişik katmanlarının, gençlerin, yaşlıların, kadınların da belirli oranda temsiliyeti değil midir? Başka ülkelerde çok genç yaşlarda bakanlar bile oluyorsa biz gençlerimize niye güvenmeyecek, niye fırsat vermeyeceğiz?

Milletvekili sayısı 550'den 600'e çıkıyor. Şu an Avrupa'nın genelinde 45 bin seçmeni bir milletvekili temsil ederken, Bizde ise 105 bin seçmeni bir milletvekili temsil etmektedir. Teklif kabul edilirse Kütahya'nın milletvekili sayısı yeniden 5'e çıkacak.

Meclis güçleniyor kanunları hükümet değil milletvekilleri teklif ediyor

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve meclis genel seçimi 5 yılda bir aynı gün yapılıyor

Cumhurbaşkanı veya meclis seçimi yenileme kararı verirse, iki seçim aynı anda gerçekleşiyor

Cumhurbaşkanı'nın partisi ile ilişiği kesilmiyor

Cumhurbaşkanı'na kararname çıkarma yetkisi veriliyor

Üst düzey kamu görevlilerini Cumhurbaşkanı atıyor

Kurumlar ile ilgili idari düzenlemeler Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yapılıyor

Sorumlu Cumhurbaşkanlığı geliyor

Sıkıyönetim kalkıyor, OHAL yeniden düzenleniyor

Yargının bağımsızlığı ifadesine tarafsızlığı da ekleniyor

Yargı sivilleşiyor, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na yeni düzenleme geliyor.

Cumhurbaşkanlığı sistemi ile iki başlı yönetim modelinden tek başlı yönetime geçiyoruz. Mevcut iki başlıklı sistemde yerine göre tıkanmalar olmaktaydı. Düşünsenize yıllar yılı Cumhurbaşkanlarının önünde gönderilen dosyalar birikiyor, gerektiğinde geri çevriliyor, bunun sonucunda işler yavaşladıkça yavaşlıyordu. Üzerinde anlaşılamayan konularla ilgili yaşanan krizlerde kaybeden Türkiye oluyordu. Geçmişte yaşanan krizleri hatırlayalım;

1980 Krizi ile beş ay seçim yapılamadı, ülke 5 ay 6 gün Cumhurbaşkansız kaldı. Hükümet boşluğundan doğan siyasi istikrarsızlık ekonomiyi etkiledi. Asker 12 Eylül 1980'de darbe yaptı. 1979'da yüzde 79 olan enflasyon, 1980'de yüzde 93'e fırladı. Kişi başına düşen milli gelir 2 bin 83 dolardan bin 566 dolara düştü. Yüzde 1.5 olan büyüme oranı eksi 2'ye geriledi.


1994 krizinde milli gelir yüzde 30 azaldı. Tansu Çiller'in başbakanlığında kurulan koalisyon hükümeti döneminde yaklaşık 500 bin kişi işini kaybetti. Kişi başına düşen milli gelir 3 bin 177'den 2 bin 200 dolara düştü. Yüzde 7 olan büyüme oranı eksi 5'e geriledi. Enflasyon yüzde 71'den yüzde 125'e fırladı. TL dolar karşısında yüzde 14 değer kaybetti.

2001 krizinde gecelik faiz %7.500'e çıktı. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in MHP ve ANAP'la kurduğu koalisyon hükümeti, Şubat 2001'de toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Ecevit'e anayasa kitapçığı fırlattığı gün borsa yüzde 15 düştü. Faiz yüzde 7.500'e çıktı. 14.500 şirket battı. İşsizlik yüzde 8.4'e, enflasyon yüzde 68.5'e çıktı. Milli gelir 4.200 dolardan 3.050 dolara düştü. Büyüme yüzde 6'dan eksi 5'e indi.

Son 15 yılda ülkede istikrar sağlandı ancak bu kalıcı değil, partiye ve kişiye bağlı bir istikrardı. Yeni sistemde bunu garanti altına alıyor ve kalıcı hale getiriyoruz.

Türkiye'de normal seçimler 4 senede bir olsaydı, bugün 25. hükümet olması gerekirdi. Şuan bizde ise; 93 senede 65 hükümet kurulmuş, hükümetlerin ortalaması alındığında 1,5 senede bir hükümet kurulmuş olmakta. Esasında bu sistemde bir arıza var.

Koalisyon hükümetleri olsaydı, Osmangazi köprüsünü, Marmara'yı 3.Boğaz köprüsünü, Avrasya tünelini, 3. Havalimanını, bölünmüş yolları, şehir hastanelerini kim yapabilirdi? Hoş, yapılan bütün bu eserlere, yapılacak Nükleer Santrallere, velhasıl ülkemizin önünü açacak, dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasında yer alacak projelerim hepsine CHP hayır demedi mi? Sözüm ona 10 tane ağaç için eylem yaptıklarını söyleyen Gezi eylemcilerinin eylemleri sonlandırmaları için öne sürdüğü koşullar arasında bütün bu yatırımların durdurulması yok muydu?

Söylediğimiz tek şey var; ülkede; istikrar, huzur ve kalkınma için her zaman tek başına hükümetler şarttır.

Adnan Menderes, Demirel, Özal ve Erdoğan hükümetlerini 93 yıl boyunca ortaya çıkarttığımızda, geriye kalan 61 hükümetin ortalaması 8 ayda bir hükümet kuruluyor.

Nitekim Koalisyon dönemlerinde Bakanlık sayısı 36 ya çıkartılmış olup, yağmurdan sorumlu, kardan sorumlu, hava tahmininden sorumlu Bakanlıklar kurulmuştu.

Otel lobilerinde kirli pazarlıklar yapılıyordu. Güneş Motel skandallarını, parlementoda yer alan tüm partileri sırasıyla dolaşan milletvekillerini unuttuk mu? Milletvekillerini kendi saflarına çekmek için her birine birer Bakanlık verildiği günlerdi bunlar.

Koalisyonun en küçük ortağı, büyük ortağına her zaman restini çekiyor umulmadık yerlerde krizler çıkıyordu. Ziraat Bankası bize bağlansın, öteki koalisyon ortağı Halk Bankası bize bağlansın, koalisyonun diğer ortağı Vakıflar Bankası bize bağlansın gibi yağma Hasan'ın böreği misali kirli bir menfaat sistemi vardı.

Koalisyonlar, daima ülke ekonomisinde istikrarsızlıklara sebep olmuştur. Bu millet; 7 Haziran 2015 seçimlerini gördü. 5 ayda hiç bir parti bir diğeri ile hükümet kuramadı. Şayet o dönemde koalisyon hükümeti kurulmuş olsaydı ve 15 Temmuza da bu koalisyon hükümeti ile girilseydi halimiz ne olurdu?

Seçimden mutlaka tek başına iktidar çıkacak kalıcı siyasi istikrar sağlanacaktır. Siyasi istikrar kalıcı hale gelecek. İki seçim arasında (5 yıl) kesintisiz icraat olacak. Uzlaşma kültürü gelişecek. Hükümet kurulmama sorunu olmayacak. Hükümete güvenoyunu millet verecek. Milletimiz kalıcı istikrar ve Yeni Türkiye için Cumhurbaşkanlığı sistemine EVET diyecektir.

Hızlı ve etkili yönetim; ekonomik büyüme, refah ve kalkınmanın garantisi olacak. Hızlı karar alan, hızlı icraat ve reform yapan, etkin bir yönetim modeli oluşacak. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan, gelişmelere ayak uyduran, kurumların hızlı çalışmalarını sağlayan bir işleyiş hakim olacak. Bürokrasi azalacak, büyüme hızlanacak. 2023 ve ötesine uzanan hedeflerimiz ivme kazanacak. Vatandaş hızlı işleyen bir idareye ve bürokrasiye EVET diyecek.

Vesayet sistemi tamamen tasfiye edilecek. Yasama (meclis) ve yürütme (hükümet) güçlenecek. Devletin gerçek sahibi millet olacak. Hükümet icraat yapacak, meclis kanun yapacak ve hükümeti denetleyecek. Meclis ve hükümet gerçek anlamda ayrılmış olacak. Meclis ve hükümeti, her ikisini de millet seçecek ve denetleyecek. Kararımız net oyumuz EVET

Güçlü hükümet, huzurun, güvenliğin ve özgürlüğün teminatı olacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi terörle mücadelemize güç katacak. Kurumsal yenilenme sayesinde güvenlik politikalarımız daha etkin şekilde işletilecek. Terörle etkin mücadele edilecek. Terör Türkiye'nin gündeminden düşürülecek. Güvenlik politikalarında hızlı ve etkin karar alınacak. İnsanımız özgürlüklerini güvenli bir ortamda yaşayacak. Daima Millet kararımız EVET

Meclis asli işlevi olan yasa yapmaya odaklanacak ve hükümeti millet adına denetleyecek. Yasa teklifleri milletvekilleri tarafından verilecek, meclis aynı zamanda seçilmiş. Cumhurbaşkanı'nı ve kabinesini denetleyecek. Milletvekili, kendi seçmeniyle sürekli temas halinde olduğu için, halkın beklentileri kanunlara daha fazla yansıyacak. Kanun yapımında meclis iradesi ön plana çıkacak. Önce memleket tabi ki EVET

Cumhurbaşkanı yüzde 50'nin üzerinde bir oy ile doğrudan halk tarafından seçileceği için, siyasette birliktelik artacak, kutuplaşma azalacak. Hükümet ve meclisin uyumu önem kazanacak. Karşılıklı seçim yenileme yetkisi, hem Cumhurbaşkanı'nın hem meclisin birlikte seçimleri yenilemesi anlamına geliyor. Birlikte seçimleri yenileme ihtimali, krizlerin uzlaşma yolu ile çözümünün yolunu açacak. Geçmişteki hükümet krizleri tarihe karışacak. Siyasette daha sorumlu, daha akılcı, daha uyumlu bir anlayış için halkımız EVET diyecek

Güçlü hükümet sistemi, ülkemizi bölgesinde ve küresel siyasette daha etkili bir konuma yükseltecek. Bölgesel ve küresel barış ile istikrara katkımız artacak. Suriye'deki Fırat Kalkanı Operasyonu örneğinde görüldüğü gibi, uluslararası işbirliği ve terörle mücadele imkânları genişleyecek. Uluslararası sorunların çözümünde söz ve hak sahibi olmak konusunda elimiz güçlenecek. Öncü ülke olma hedefimiz, yeni yönetim sistemimizle birlikte daha kısa sürede gerçekleşecek. Sorun çözen, güçlü bir ülke olarak bölgede etkinliğimiz artacak. Sevdamız Millet kararımız EVET

Biz halkımıza EVET demeleri için bu kadar neden sayarken HAYIR diyenlerin söylemlerine bakmalarında ve kimlerle aynı safta durduklarını gözden geçirmelerinde fayda var.

İşte bütün bunlar için 16 Nisan Referandum oylamasında:

Gücümüz Millet Kararımız EVET"

Bakmadan Geçme