Cemal Özcan

Dayanmıyor Yürekler

Cemal Özcan

Her elime kalem aldığımda gözlerim doldu bugün. 1999 depreminde daha 8 yaşında küçücük bir çocuktum. O geceyi kopuk kopuk anılarla hatırlıyorum. Tam ne olduğunu anlayacak yaşta değildim. Lakin şimdi kelimelerle tarif etmek mümkün değil duyguları. Saatler sonra mucizevi şekilde özellikle kurtarılan çocukları görmek bir nebze yüreklere su serpse de bu acı çok büyük, tarifsiz, dayanmıyor yürekler. 
Yine yakın tarihte, bu sefer bizim yöremizde 1970 depremini görmüş büyüklerimizin anlattıklarını duymayan yoktur. Anlatırken tekrar yaşarlar o günleri sanki. Seneler geçse de ne acılar unutuluyor ne gidenler geri geliyor. Memleketimin felaketi yaşayan şehirleri değişiyor belki ama acı aynı kalıyor.  Her şeyden önce orada arama ve kurtarma mücadelesi veren, yemek ve su dağıtan, çadır kentleri kuran, maddi manevi her türlü yardımı yapan; vatandaşlarımıza, sağlık personelimize, askerimize, polisimize, sivil toplum kuruluşlarına, sanat ve spor camialarına, yardım gönderen diğer devletlere ne kadar teşekkür etsek azdır.
Orada bulunamayanlar, yardım etmek için yanıp tutuşuyorsunuz.Biliyorum. Kaosa sebep olmamak,bu yardım sürecinde o bölgedeki çalışmalara engel olmamak lazım. Yardımları yollarken yetkililerle görüşmek, talimatları dikkate alıp eksiksiz yerine getirmek lazım. Yaraları sarmak için tek yürek olan aziz milletim, yediden yetmişe, her il, ilçe ve köyden; kıyafet, battaniye, gıda, hijyen malzemeleri, bebek bezi ve mamalarını ihtiyaç sahiplerine gönderen aziz milletim, kumbarasını getiren çocuklarımıza, kefen parasını veren büyüklerimize, o gün kazandığını son kuruşuna kadar gönderen esnafımıza ve daha sayamadığım milyonlara ne kadar teşekkür etsek azdır.
Herkesin bildiği gibi deprem bölgesinde en önemli olan ihtiyaçların başında su, gıda ve barınma geliyor.Deprem bölgesine gönderilen su ve gıda maddelerinin hayati önemi var.Bozulmadan, güvenli şekilde sevkiyatının yapılması ve zamanında dağıtılması gerekiyor. Bu süreçte Gıda mühendisi meslektaşlarımın özellikle su ve gıda yardımı konularında büyük bir özveri ile çalıştığını görüyorum. Gıda ürünleri ve suyu gönderen işletmelere, üretimindeyer alan bütün meslektaşlarıma, üretimde çalışan bütün personele de ne kadar teşekkür etsek azdır.
Ben deprem korkusuyla değil, deprem bilinciyle yaşamak gerektiğini düşünüyorum. Her bir bireyin ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu bilmesi, deprem bilincine sahip olması gerektiğinin farkında olması, ileride olası yaşamak zorunda kalabileceğimiz başka bir felakette daha çok kişinin zarar görmesinin önüne geçecektir. Umarım bir kere daha böyle bir felaketle karşı karşıya kalmayız. Bu felaketin gördüğümüz son felaket olmasını diliyorum. Hepimize çok geçmiş olsun.

Yazarın Diğer Yazıları