Yaklaşık 30 seneyi bulan Emet maceralarımda basın sektörüne girdikten sonra, hard disklerimiz olan beynimizde birçok kayıt mevcuttur. Bazen eksik dosya hata bildirimleri sebebiyle açılmayan (!) geçmiş bilgiler olsa da genel mahiyette ilçedeki her konu-ya vakıfızdır.
Emet gibi ilçelerde yerel basında uğraş veriyorsanız, tabiri caizse dert babasına dönersiniz. Suyu akmayan, yolu bozulan, bir resmi dairede hırpalanan, Kaymakamlık’tan yardım alamayan, aldığı yardımı az bulan, iş arayan, doktor bulamayanlardan tutun da canı sıkılınca gezecek yer, içecek mekân bulamayanlar dahi bir şekilde gelir beyninizi işler.
Yadırgamazsınız bunu da. Zira vatandaş çözemediği konularda yardım için sizleri de bilgilendirir, destek bekler. Bizler ise iletişim ile çözülebilecek ufak sorunlarda haber yapmaktan öte ilgilisi ile diyaloğa girer, olayın çözümüne katkı sağlamaya çalışırız. Çünkü bizler tek tek bireylerin sorun ve taleplerine değil, toplumun geneline fayda sağlayacak konularda haberler yaparız.
Parti Başkanı veya Belediye Başkanı, Milletvekili ve-ya İl Genel Meclisi Üyesi, Meclis Üyesi veya muhtar… Yapılan her açıklamayı dikkate alır, eğer açıklamalar yapılacak, düşünülen projelerden oluşuyorsa halkla paylaşırız ki açıklama yapanı da bağlayıcı olsun ve işi gerçekleştirmek adı-na göz ardı edilmesin.
Bu saydıklarımız dışında elbette basını trambolin görüp, zıplamaya kalkanlar da olur. Bu tiplerin muhalefette her şeye muhalefet (!), iktidar yanlısıysa emme basma tulumbacı olduklarını sizden iyi kimse bilemez. 30 yılı bulan meslek hayatımızda trambolin muamelesi yapmaya kalkanları kenara çeki-lerek kıçüstü oturttuğumuz da çok olmuştur.
Yıllar içinde sizler Emet’te; ”Vatandaş hastanelerde mola vermek değil tedavi olmak istiyor” diye sağlığa dikkat çekersiniz, birisi çıkar, Eğrigöz’e kayak merkezi kurmaktan bahseder.
Siz; ”Suyumuz kanserli, vatandaş kanserden ölüyor, çözemeyenler istifa” diye bağırırsınız birileri çıkar; ”Ama Hacanaklar şifa dağıtıyor, burayı dünyaya duyuracağız” saçmalığında olur.
Sizler “yatırım” dersiniz, “işsizlik” dersiniz, “eğitim” dersiniz, “Yüksekokul” dersiniz, “cezaevi” der yırtınırsınız, birileri çıkar “Ahlak bozuluyor, daha da bozulur.” babından ahlak polisi gibi olmayan şeylerle hard diskinizi zorlar. “YOL” dersiniz, “adalet” dersiniz, “neden hep benim ilçem” dersiniz; kimileri çıkar hala “ODUNUM DA ODUNUM” babından aynı şeyleri tekrarlar.
Bizler iktidara veya muhalefete göre yazmayız, halkın yanında yer almaktan, hak aramak inancıyla yazarız. Yazılarımızda kişisele girmeden, eleştirirken de mümkünse alternatif çözümler sunabilerek bu işi yaparız. Gazetemiz arşivinde 1000’in üzerindeki makale ve haberimiz bu söylediklerimize belgedir. Şüphe yok ki bundan sonrasına ise referanstır.
Dün yerine göre tek başına yel değirmenleriyle savaşırken bırakın yanımızda yer almayı, karşımıza geçip seyredenlere, bugünkü duruma göre seyretmeyip çeneleri ile müdahale etmelerine asla izin vermeyiz.
Sözün özü dostlar, KOLKU’nun kalemi satılığa çıkmamıştır ki bir fiyatı olsun!. Yapamadığımız zaman kalemi kırıp gitmesini biliriz.
VALİYİ YANLIŞ ANLAMIŞIZ….
ÖĞRETMEN SANDIĞI GAZETECİYE FIRÇA KAYMIŞ!!!
BÖYLE VALİLERLE NEREYE VARILIR???
Konya Valisi Cüneyit Orhan Toprak, Öğretmenler Günü programında konuşma yaparken karşısında ayak ayaküstüne atan bir öğretmeni, “Sen öğretmen misin? O zaman öğretmen gibi otur da görelim” diyerek azarladı.
Yıl 1927 Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla balo veriliyor.
Kastamonu Valisi biraz gecikerek salona giriyor.
Herkes ayakta ancak genç bir öğretmen valinin geldiğini geç fark ederek en son ayağa kalkar.
Vali bey bu olayı görür balo bittiğinde Milli Eğitim Müdürünü yanına çağırır.
Milli Eğitim Müdürü öğretmenin iyi niyetli olduğunu söylese de sayın vali olayın peşini bırakmaz.
Olay Bakanlığa yansır.Milli Eğitim bakanlığı da valinin fazla alınganlık gösterdiğini kanısına varır.Bu durum görüşülürken
Atatürk bakanlıktadır.
Yetkililer kendi aralarında konuşurlarken Atatürk;
– Neler oluyor, diye sorar?.
Olayı anlatırlar ve dediği şudur…
-HEMEN VALİYİ GÖREVDEN ALIN… YAPILACAK BU KADAR İŞİMİZ VARKEN GENÇ BİR ÖĞRETMENLE UĞRAŞAN VALİYLE BİR YERE GELİNMEZ……
Kaynak: M. Rauf İnan. 29. sayfada Mustafa Necati adlı kitabı..