YİNE Mİ BEDELLİ ASKERLİK?
Prof.Dr.Tuncay USLU
Daha önce birçok kez uygulanan, en son iki uygulaması da 1999 ve 2011 yıllarında yapılan ve “bedelli askerlik” diye tanımlanan, benim ise “askerlikten yasal kaçış” adını koyduğum uygulama gündemde yine yer almaya başladı ve yakın zamanda da çıkacağa benziyor. 1999 yılında, ödenen para yanında 28 günlük askerlik eğitimi de içeren bu uygulama, 2011 yılında kışlaya adım bile atmadan banka merdivenlerini adımlayarak vezneye kadar yürüme zahmetine katlanma şekliyle devam etti.
Sosyal adalet duygusunu zedeleyen ve kul hakkına girdiğini düşündüğüm bu uygulama, parası olanlara, vatan hizmeti olmakla birlikte yapılması hiç de kolay olmayan askerlikten muaf olma hakkını tanıyor. Adına neden “bedelli askerlik” dendiğini de anlamak zor. Şöyle ki, bedel ödeyen askerlik yapan mı yoksa para ödeyip yapmayan mı, orası tartışılır. Yapanlar bilir ki, askerlik, severek yapmış olsanız bile, yaşadığınız ve sevdiğiniz ortamdan, alışkanlıklarınızdan, sevdiklerinizden, işinizden, eşinizden ve çoluk çocuğunuzdan epey bir süre ayrı kalmanıza yol açar. Kendinizi kuralları olan, disiplinli, başkalarının emri altına girdiğiniz, tanımadığınız yüzlerce insanla yaşamak zorunda olduğunuz bir dünyada bulursunuz. Diğer bir ifadeyle, severek vatan hizmeti yapmış olmanın, fiziksel, psikolojik ve ekonomik açıdan epey bir bedelini ödersiniz.
“Millet askere gittiyse biz de 30 Bin TL ödedik bu devlete, vatan savunması için para da lazım, devlet ekonomisine katkı oluyor, her ay sırf bu yüzden maaşımın falanca kadarını askerlik taksiti yatırıyorum” diyerek suçluluk ve mahcubiyet duygusunu bastırmaya çalışanlar!!! Hem kendinizi hem de başkalarını kandırmaya çalıştığınızın farkında mısınız? Askere gitmeyince çalışmaya ve para kazanmaya devam ediyorsunuz. Kısa dönem askerlik yapacaksanız ve sivilde 3 Bin TL maaşınız varsa 6 ayda 18 Bin TL eder. Dolayısıyla sizden çıkan 30 Bin TL değil 12 Bin TL oluyor. Asker çocuğunu özlesin siz öpüp koklayın, asker nöbet tutsun siz pikniğe gidin, asker erken kalksın siz mışıl mışıl uyuyun, asker bu yaşta komutandan dayak yedim diye kafayı üşütsün, siz gülün eğlenin gezin. 12 Bin TL sen neymişsin be!!!.
Kaldı ki 30 Bin TL, uygulanan son bedelli askerliğe ait rakam. 2015 yılında çıkması muhtemel olan bedelli askerlik için ödenecek rakamın 20 bin TL olacağı 30 yaş sınırının 25 lere çekileceği konuşuluyor. Gazeteler ve televizyonlar böyle söylüyor. “Bedelli askerlik için kamuoyu yoklaması yapılmış da, halkın % 70’i destekliyormuş da, son bedelliden kazanılan 2 milyar doların falanca kadarı şehit ve gazi ailelerine gitmiş de, yeni çıkacak bedelliden devlet 10 milyar dolara yakın para kazanacakmış da”. Bu devletin savunma gücü ve ekonomisi bedelli askerlik geliri ile düzeltilmeye çalışılacaksa, adaletten yoksun hiçbir uygulamanın hayır getirmeyeceğini de unutmamak lazım. Devlet çıkardı bu uygulamayı ben de doğal olarak faydalanıyorum tarzında bir savunma mekanizması bence hiç ahlaki değil. Bir şeyin yasal olması mutlaka adil veya ahlaki olduğu anlamına gelmiyor. Kaldı ki, ekonomiden hiç anlamayan biri dahi yeni bedelli askerlik uygulamasından kazanılması düşünülen 10 milyar doların Türkiye’nin ekonomik göstergelerinin yanında “devede-kulak” kaldığını bilir. Diğer bir ifadeyle, bedelli askerlik için ortaya sürülen gerekçeler hiç de inandırıcı değil. Asker ve yoklama kaçağı olanların sayısı 750 bini geçiyormuş, bunların 150 bini işletme sahibiymiş bedelli çıkmazsa binlerce işletme kepenk indirecekmiş. Ailesi bakıma muhtaçken askerlik sebebiyle onlardan ayrılmak zorunda kalarak aldığı üç kuruş askerlik harçlığını ailesine göndermek zorunda olanların günahı neydi o zaman? Çok sayıda siyasi parti de bedelli askerlik uygulamasına yeşil ışık yaktığına göre amacın seçmeni mutlu etmek olduğunu veya bedelli askerlik bekleyen epeyce bir siyasi yakını olduğunu insan düşünmeden edemiyor.
Bedelli askerlik istenler, bedelli askerlik platformu ve çalışma grubuyla yetinmeyip bedelli askerlik derneği bile kurmuşlar. Derneğe “Yaş yirmibeş bedel onbeş” diye slogan bile bulmuşlar. Askerlik yürüyüşü slogansız olmaz tabii ki, bedelli de olsa askerlik yapıyorlar ya. Askerdekiler kışlada “Her Türk asker doğar” “Vatan sana canım feda” sloganları ile yürüyedursun.
“Kışla peygamber ocağıdır” “Askerlik namus borcudur” vb gibi kültürümüzün parçası olmuş sözleri de tarihe gömen bedelli askerlik uygulamasından yararlanacaklar, hiçbir okulun veya üniversitenin veremeyeceği adam olma eğitimini kaçıracaklarının farkında değiller tabii ki. Sabrı, disiplini, sakin olabilmeyi, insanı tanıma sanatını ve daha birçok erdemi hiç veya kısmen alamamışlar için askerlik son şans belki de. Adam olsun ki kızımı sonra vereyim anlamında söylenmiş “Askerlik yapmayana kız verilmez” sözü de oradan geliyor. Paranın her şeye hükmeder olduğu günümüzde bu söz de “Bedelli askerlik yapmayana kız verilmez” şeklinde değişeceğe benziyor o da ayrı bir mesele. Para her kapının anahtarı nasıl olsa. Günümüzde artık parayla meslek bile satın alınabiliyor. Parayı bastıranlar, özel üniversitelere çok düşük puanlarla girip doktor, avukat, mühendis olmuyor mu? Parayı verip askere gitmemişler çok mu?
Bedelli askerlik uygulamasının çıkması için uğraşanlar, kendi evlatları, teskereye 10 gün kala Güneydoğu’da teröristlerle çatışırken veya Afyon’da cephanelik patlamasında şehit olsaydı veya kolunu-bacağını kaybetseydi bedelli askerliği çıkartmak için bu kadar hevesli olurlar mıydı? Para karşılığı askere gitmekten kurtulacaklar, şehit ve gazi ailelerinin beddualarını alarak bir gün daha büyük bedeller ödeyebileceklerinden hiç korkmuyorlar mı? Bayram sabahı şehit oğullarının mezarı başında ağlayan anne babaların gözyaşları vicdanlarını hiç sızlatmayacak mı?
Ne mutlu göğsünü gere gere “bu vatan için askerlik yaptım” diyebilenlere, evlatlarına ve torunlarına askerlik anılarını anlatabilenlere. (Not: Bu makalenin teması, tamamıyla bedelli askerliği ve bedelli askerlik yapanları eleştiri niteliği taşımakta olup, sağlık sorunu veya engelli olma sebebiyle askerlik yapamayanlar bu eleştirinin tamamıyla dışındadır)
Doç. Dr. Tuncay USLU