TANSİYONUNUZ KONTROL ALTINDA MI? -

TANSİYONUNUZ KONTROL ALTINDA MI?


Tansiyonunuz Kontrol Altında mı?

Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması hipertansiyon (yüksek tansiyon) olarak tanımlanır. Genel olarak sistolik kan basıncının (büyük tansiyon) 140 mm cıva veya diastolik kan basıncının (küçük tansiyon) 90 mm cıva üzerinde olması yüksek tansiyon olarak kabul edilir. 
Tansiyon değerlerinin gün içinde ve günler arasında farklılıklar gösterebilmesi nedeniyle tek bir ölçüme göre bir kişiye yüksek tansiyonu var demek doğru değildir. Uygun şartlarda ve uygun teknikle yapılan tansiyon ölçümleri değerlendirilmelidir. Tansiyon ölçülmeden önce en az 5 dakika dinlenilmiş olmalı, son yarım saat içerisinde kafeinli içecekler veya sigara kullanılmamış olmalıdır. 
Hipertansiyon en önemli kronik sağlık sorunlarından birisidir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre ölümün önlenebilir en önemli nedeni hipertansiyondur. Dünyada ve ülkemizde ölüm nedenlerinin birinci sırasında dolaşım sistemi hastalıkları gelmektedir. Kalp hastalıklarına bağlı ölümlerin %45’i, inmeye bağlı ölümlerin %51’i hipertansiyona bağlanmaktadır. Dünyada hipertansiyon ve olumsuz sonuçları her yıl 7,6 milyon kişinin ölümüne 90 milyon kişinin maluliyetine neden olmaktadır. 
Hipertansiyon her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Ülkemizde yapılan büyük çaplı çalışmalarda 18 yaşından büyüklerde her üç kişiden birisi, 50’li yaşlardan itibaren ise her iki kişiden birisinde hipertansiyon vardır. Yüksek tansiyonu olanların neredeyse yarısı hastalığının farkında değildir. Tedavi alanların ise yarısında tansiyonlar kontrol altında değildir. Bu veriler önlenebilen ve tedavi edilebilen bir hastalık olan hipertansiyon konusunda halkımızın bilgi sahibi olmasının ve bu konuda hassasiyet göstermesinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Yüksek tansiyon yıllarca hiçbir belirti vermeden seyredebilir. Bu nedenle düzenli aralıklarla tansiyonların ölçtürülmesi ve gerekli önlemlerin alınması sessiz ve sinsi seyreden yüksek tansiyondan ve neden olabileceği olumsuz sonuçlardan korunmada önem kazanmaktadır. Yüksek tansiyonda görülebilen başlıca belirtiler ise baş ağrısı, baş dönmesi, çarpıntı, nefes darlığı, halsizlik, yorgunluk, burun kanaması, kulaklarda uğultu çınlama, gece idrara çıkma olarak sayılabilir.
Tansiyonların yüksek seyretmesi kalbin iş yükünü artırmakta ve damarlarda harabiyete neden olmaktadır. Sonuç olarak hipertansiyon beyin kanaması, felç, görme kaybı, kalp yetmezliği, kalp krizi, böbrek yetmezliği ve damarlarda daralmalar gibi istenmeyen etkilere neden olmaktadır. 
Hipertansiyona neden olan risk faktörleri arasında yaş, cinsiyet, genetik, şeker hastalığı, şişmanlık, aşırı tuz tüketimi, sigara ve alkol tüketimi, sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite sayılabilir. Yaş arttıkça yüksek tansiyon görülme sıklığı artmaktadır. Ailesinde hipertansiyon görülenlerde, şişmanlarda ve şeker hastalığı olanlarda yüksek tansiyon olmayanlara göre daha sık görülür. Sigara kullanmak geçici tansiyon yüksekliklerine neden olur. Ek olarak sigara içerdiği zararlı maddeler nedeniyle damar harabiyetine neden olmakta ve tansiyonun olumsuz etkilerini kolaylaştırmaktadır. Aşırı alkol tüketimi de kan basıncında yükselmelere neden olmaktadır.
Hipertansiyonun en önemi risk faktörlerinden birisi de aşırı tuz tüketimidir. Bir kişinin günlük tuz gereksinimi 5-6 gr’dır (1 çay kaşığı). Ülkemizde yapılan çalışmalar ise bir kişinin ortalama 15-16 gr tuz tükettiğini göstermektedir. Tüketilen tuzun kaynağına baktığımızda büyük bölümünü yemekler ile (besinlerdeki doğal tuz, pişerken eklenen tuz, işlenmiş gıdalardaki tuz), neredeyse günlük ihtiyacımız kadarını sadece ekmekten ve sofra tuzu olarak kullandığımız tuz ile bu kadar fazla tuz almaktayız. 
Tansiyonun önlenmesinde ve tedavisinde yaşam tarzı değişiklikleri önemli bir yer tutmaktadır. Gerçekten uygulandığı takdirde her bir yaşam tarzı değişikliği en az bir tansiyon ilacının etkisi kadar kan basıncı düşüşü sağlayabilmektedir. Yaşam tarzı değişiklikleri arasında kilo verilmesi ve normal kilonun korunması, sağlıklı beslenme, tuz kısıtlaması, sigaranın bırakılması, alkolün kısıtlanması, tuzun kısıtlanması, hareketli yaşam tarzının benimsenmesi yer almaktadır. Yaşam tarzı değişiklikleri ile kontrol edilemediği takdirde ilaç tedavisi gündeme gelmektedir.
Sağlıklı beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir: 
Tuz oranı düşük yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünleri tüketmek, 
Kullanılan yağ türüne dikkat edilmeli, doymamış yağ asidinden zengin sıvı yağlar tüketilmesi (zeytin yağı, ayçiçek yağı gibi), 
Rafine şekerler, hazır ve hızlı tüketilen gıdalardan mümkün olduğunca uzak durulmalı, 
Daha fazla taze sebze ve meyve tüketilmeli,
Tuz alımı günlük 5-6 gr ile kısıtlanmalı, 
Yemekler tuz yerine limon, baharatlar, sarımsak gibi malzemeler kullanılarak tatlandırılmalı, 
Sofralardan tuz ve tuzlu soslar uzaklaştırılmalı, küçük çocukların fazla tuzlu yeme alışkanlığı kazanması engellenmeli,
Alınan yiyeceklerin tuz içerikleri kontrol edilmeli az tuzlu olanlar tercih edilmeli, 
Yemek tuzu, tat reseptörlerinin adapte olabilmesi için kademeli olarak azaltılmalıdır.
Yüksek tansiyonun önlenmesinde bir diğer önemli yaşam tarzı değişikliği ise düzenli fiziksel aktivite yapılmasıdır. Herkes yaşına ve kapasitesine uygun fiziksel aktivite yapmalıdır. Haftada en az 5 gün, günlük en az yarım saat yapılan fiziksel aktivite düzenli fiziksel aktivite olarak kabul edilir. Ağır fiziksel aktiviteler tansiyonları olumsuz etkileyebilir bu nedenle hafif ve orta yoğunlukta fiziksel aktiviteler (yürüyüş, koşu, bisiklet binme, yüzme) tercih edilmelidir. Düzenli fiziksel aktivite yaşın ve kronik hastalıkların olumsuz etkilerini azaltır, kan basıncını düzenler.
Özet olarak yüksek tansiyon kişiler, aileler ve toplum için ciddi sonuçları olabilen bir hastalıktır. Bu hastalıktan ve sonuçlarından korunmak için hastalığın farkında olunmalı ve gerekli önlemler hassasiyetle alınmalıdır. Başta normal kilonun korunması, sağlıklı beslenme, sigara ve alkolün kesilmesi, tuzun kısıtlanması ve düzenli fiziksel aktivite olmak üzere yaşam tarzı değişikliklerini kendi hayatımızda uygulamalı küçüklerin bu alışkanlıkları benimsemesini sağlamalıyız. Düzenli olarak kan basıncı ölçtürülmeli tansiyonların kontrol altında olup olmadığı kontrol edilmelidir.
Ölçmeden bilemezsiniz.

Uzm.Dr.Ahmet İLBAY
İç Hastalıkları Uzman Doktoru

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
22Haz

TANSİYONUNUZ KONTROL ALTINDA MI?