Emet İçin Cittaslow Neden Olmasın?
Emre AYDIN
Cittaslow hareketi 1999 senesinde İtalya’da doğmuştur. Cittaslow’daki citta İtalyanca’da şehir anlamına gelirken, slow da İngilizce’de yavaş anlamına gelmekte ve bu kelimelerin birleşiminden türeyen Cittaslow, “Sakin Şehir” anlamında kullanılmaktadır.
Cittaslow Hareketinin Ortaya Çıkışı
Yavaş şehirlerin kökeni 1986 yılında İtalya’da Amerikan sitili “hızlı yiyecek” (fast food) zincirlerinin istilasına karşı çıkılmasıyla başlayan “yavaş yiyecek” (slow food) hareketine kadar uzanır. Bu oluşumdan esinlenilerek “yavaş” felsefesinin, yaşamın tüm evrelerinin yaşandığı platformlar olan tüm kenti kapsaması fikri ortaya çıkmıştır. 1999 yılında İtalya’ da Greve in Chianti'nin eski belediye başkanı Paolo Saturnini' nin çağrısıyla bir araya gelen 30 kentin yayınladığı ilk bildirgeyle; “ Küreselleşmenin insanlar arasındaki iletişimi, kaynaşmayı ve değişimi kolaylaştırmasına karşılık farklılıkların törpülenerek, tek bir model insan oluşturmaya doğru gittiği ve sonunda sıradanlığın hâkim olacağı bir düzenin yaratılacağı konusunda endişeler bulunduğu” dile getirilmiştir. Bu olası sonuçların engellenmesi, amacıyla yavaş (sakin) şehirler kavramı çerçevesinde bir ağ oluşturulmuştur
Küreselleşmeyle beraber şehirler üretmekten ziyade tüketen yerler haline gelmiştir. İnsanlar gün içerisinde hep bir yerden bir yere koşuşturmakta, kendine ve sevdiklerine zaman ayıramamakta, toplantıdan toplantıya koşturmakta ve saatlerce trafikte kalmaktadır. Yetiştirilmesi gereken işlerin olması, trafikte çok zaman kaybedilmesi gibi nedenlerle insanlar hızlı olmak zorunda kalmaktadırlar. Hızlıdan kasıt hızlı yemek yemek, hızlı alışveriş yapmak ya da bir yere hızlı bir şekilde ulaşmaktır. Bu yaşam tarzı da AVM’lerin çoğalmasına, yeşil alanların azalmasına, trafiğin ve hava kirliliğinin artmasına, sağlıksız beslenmeye yol açmıştır.
Tüketim odaklı bu yaşam biçiminin insanlara mutluluk getirmemesi, farklı bir yaşam tarzı arayışının olması gibi nedenler Cittaslow hareketininin doğmasını sağlamıştır. Çünkü Cittaslow hareketinin amacı insanların birbirleriyle iletişim kurabilmeleri, yerel değerlere sahip çıkılması, yaşam kalitesinin arttırılması, doğaya ve tarihi eserlere önem verilmesi, altyapı sorunlarının olmaması, teknolojiden faydalanılması, geri dönüşüme ve yenilenebilir enerjiye önem verilmesidir.
Sakin Şehir Olabilmek İçin Yapılması Gerekenler
Cittaslow ünvanına sahip olmak isteyen şehrin bu hareketin felsefesine uygun hareket etmesi ve Cittaslow Kuruluşu’na sunduğu başvuru dosyasından yeterli puanı alması gerekmektedir. Bu puanı alabilmek için de kuruluşun belirlemiş olduğu kriterler çerçevesinde çalışmalar yapması gerekmektedir. Bu kriterler ise birtakım ana başlıklar altında sıralanmaktadır. Ayrıca Sakin şehir olabilmek için gerekli olan şeylerden bir tanesi de kentin nüfusunun 50.000’den az olmasıdır.
Başvurular ilk olarak, başvuruda bulunan kentin yer aldığı ülkedeki ilk Cittaslow kente yapılmaktadır (Türkiye için bu yer İzmir’in Seferihisar ilçesidir). Ardından başvurular Uluslararası Cittaslow Birliği’ne iletilmektedir (Uluslararası Cittaslow Birliği İtalya’nın Oriento kentinde yer almaktadır). Kriterleri yerine getiren, bazıları için de hazırladığı planları sunan ve netice itibariyle istenilen puana sahip olabilen kentler Cittaslow ünvanını almaya hak kazanmaktadırlar.
Sakin Şehirlerin Özellikleri
Sakin şehirlerin çok sayıda farklı özellikleri olabilir. Bununla birlikte bu özelliklerden bazıları tarihi eserlere ve tarihi yapılara önem verilmesi, taşıt trafiğinin azaltılması, yerel yiyeceklerin ön plana çıkarılması, hava kirliliğinin önlenmesi ve elbette nüfusun 50.000’den az olmasıdır.
Ekoturizm
Ekoturizm, etik ve çevresel değerler doğrultusunda artan tüketici bilinciyle 1990’lı yıllardan bu yana hızla gelişmekte ve uluslararası alanda desteklenmektedir. Ekoturizm, 1992 Rio Çevre Zirvesi'nde yerel kalkınmada önemli bir olanak olarak değerlendirilerek, sürdürülebilir bir dünya ve çevre için kriterleri ortaya konulmuştur. Bu kriterler; çevreye zarar vermeden, ondan yararlanma yöntemlerinin geliştirilmesi ve tüm yerli halkların kültürlerini yok etmeden, onların turizm faaliyetlerinden yararlanmalarının sağlanması şeklinde özetlenmektedir (http://www.ekoturizmdernegi.org/tr.asp?sayfa=5). 2000’li yıllarda, Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Dünya Turizm Örgütü (WTO) işbirliği sonucu Birleşmiş Milletlerin 1998/40 No’lu bildirisiyle “Dünya Ekoturizm Yılı” ilan edilmiştir. Bildiride ekoturizmin karakteristikleri; turizmin doğa odaklı olması; geleneksel kültürle birlikte doğayı gözlemlemesi, anlamaya çalışması, saygı duyması; biyoçeşitliliğin korunmasına katkıda bulunması şeklinde somutlaştırılmıştır (UNEP Bildiri, 2002). Ekoturizm yerel sürdürülebilir kalkınma açısından önemli olanaklar sunmaktadır. Örneğin ekoturizm etkinlikleri genellikle yerel halk tarafından işletilen özel ve küçük girişimlerle organize edilmektedir. Ekoturizm, doğal ve kültürel çevre üzerinde olumsuz etkileri en aza indirmekte olup; doğal alanların korunmasını desteklemektedir. Dolayısıyla bu çerçevede, koruma amaçlı doğal alanların yönetilmesi sürecinde ev sahibi toplumların kuruluş ve yetkilileri için ekonomik fayda üretilmiş olmaktadır. 2002 yılındaki Dünya Ekoturizm Zirvesi'nde, ekoturizm; “doğal bölgelere yapılan, doğal ortamı ve kaynakları koruyan, yöre halkının ekonomik refahını artırıcı güvenilir bir turizm türü” olarak tarif edilmiştir (Selimoğlu, 2004:1).
Cittaslow kriterleri birlikte değerlendirildiğinde, Yavaş Şehirlerin çok önemli ekoturizm koşullarını özünde barındırdığı ortaya çıkmaktadır. Küçük kentlerin geleneksel yapılarını korumaları, arabaların şehir merkezlerinden çıkarılması, yerel ürünler tüketilmesini sağlamak, teşvik etmek ve bununla birlikte sürdürülebilir enerji kullanımını desteklemek gibi kavramlar alternatif turizm türlerine daha fazla yönelmeyi ve yeni trendlerin oluşmasını sağlamıştır. Dünya’da da olduğu gibi doğal yaşam alanlarına olan ilgi, geleneksel beslenme, yenilenebilir enerji kaynakları, daha çok yeşil alana olan gereksinim, ülkemizde de Yavaş Şehir Hareketinin hızla gelişmesine ve buna aday pek çok yerel yönetimin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu yeni trend aynı zamanda kentsel ekoturizm ile de paralellik göstermektedir. Bunun yanında çevre duyarlı turizm ürünleri, bu olguyu destekler nitelikteki çevreyi korumaya yönelik pek çok projeyi de harekete geçirmiştir. Örneğin Eko-Etiketleme; gönüllü bir sistem olup, karşılaştırıldığı diğer ürünlere nazaran çevreye daha az zararlı olduğu kabul edilen ürünlere bir ödül olarak verilmektedir. Bunların başında uluslararası bir etiket olan “Mavi Bayrak” ve ulusal etiket olarak çevre duyarlı tesislere verilen “Yeşil Yıldız” uygulaması sayılabilir. Seferihisar Belediyesi yetkilerinin bu konudaki görüşlerine göre; Yavaş Şehir Hareketi uluslararası kabul gören bir kalkınma modeli ve turizm açısından rekabet gücünü artırarak sürdürülebilirliği destekleyecek bir yol haritası niteliğinde olup, aynı zamanda iyi bir ekoturizm modelidir. Sürdürülebilirliğinin sağlanabilmesi için gönüllülük felsefesine dayalı faydalanıcılar arasında ticari engeller yaratmayan, sağlıklı rekabet ve avantaj ortamı sağlayan etiket (sertifikasyon) yöntemleri aracılığı ile bazı standartlar geliştirmeye yönelik araştırma ve çalışmalar yapılırken ekoturizmin yapılanması da desteklenmiş olmaktadır
Kaynakça :
www.cittaslow.net
anahtar.sanayi.gov.tr
cittaslowturkiye.org