NERDE KALMIŞTIK? - Yunus Daşdemir

NERDE KALMIŞTIK?


Burada bulunuş sebebimizi hatırlatalım; Vatan hainlerini, İşbirlikçileri, Her türden kriptoları ve Bunlardan sadır olan tüm eylem biçimlerini deşifre etmek için, Ve bu münafık güruhu bezdirmek için buradayız. Küresel şeytanları bıktırıncaya kadar uğraşacağız demiştik, Başaracağız... Yüreklerimizle katıldık sayfalara. İnançlarımızı yükledik notlarımıza. Duygularımızla yorumladık, paylaştık. İlkelerimizle beğendik.

Sonuçta; İnsanlığımızı vicdanımızı koyduk ortaya... Ve doğal hallerimizle çok ciddi bir harp yaptık. Bir psikolojik savaş verdik. Bu bilincimizi, bu samimiyetimizi, bu inatçılığımızı, kararlığımızı asla bırakmayalım. Biz millet'iz. Millet dimdik ayakta. Herkes görevinin başındadır. Kimse endişe etmesin.

Gözlerimiz yüreklerimizde, Yüreklerimiz parmaklarımız da pürdikkat tetikte. Biz; Bizden önceki doğruların, Doğru düşünen insanların devamıyız. Hedefimiz; Bizden sonraki nesile yaşadığımız olayların içinden, Doğruları cımbızlayarak en doğru biçimde aktarmaktır. Gerisi; Sosyolojinin işi, Tarihin işi, Vicdanın işi.. Bizler; Milletin, tarih diliminde bugüne denk düşenleriyiz. Nesillerin yaşamaya devam ediyor olanlarıyız. Kimsenin tarif ettiği Milliyetçi gruba dahil değiliz. Kimsenin tarif ettiği Müslümanlardan değiliz. Kimsenin tarif ettiği Kemalist geçinenlerden değiliz. Kültürleri kabala ile donatılmış, İnsanlık erdem ve haysiyetinden mahrum olan, Kimsenin tarif ettiği hiçbir grupta olmadık, olmayacağız... Biz anlamını Sarı Gazi'den bulan TÜRK'üz.. Bilinmelidir ki; Bizim meselemiz, şahıslar ve kurumlar değildir. Biz, olayların Ve bu olaylar karşısında Davranışların analizini yaparız. Meseleyi bütün yönleriyle inceler, ortaya koyar ve "Ortak Akla", vicdanlara havale ederiz... Sonuçta mutlaka, doğru ortaya çıkacaktır...

Yazdığımız ve konuştuğumuz, Hiçbir kelime boşa gitmez. Elbet bir kaydeden vardır. Unutmayın ki; Doğru bilgiler ve fikirler, Doğru yüreklerde hayat bulur... Şu sanal alemde; Herkes elinden geldiğince, Vatan duygusunu yaşamaya çalışıyor. Olumsuzluklarla mücadele ediyor. Sonuç; Kötüden betere doğru akıyor şartlar..!!

Bu durum ne anlama geliyor..? Bu Cennet vatana, bu belaları kim yüklüyor..? Bu şer güçleri, ne menem bir ittifakla, Hem kendini kamufle ediyor hem de kazanıyor..!! Düşünün.. Bir dakika düşünün..! Beyninizi tabulardan sıyırın. Bağnaz aidiyetlerinizden uzaklaşın. Objektif olarak yaklaşın. Elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün.. 90 yıl önce yaşadığımızdan daha sinsi, daha karmaşık bir işgal ile karşı karşıyayız. Siyonazist işgalciler bu sefer bizden.. İslamcılarımız, Milliyetçilerimiz, Cumhuriyetçilerimiz onlardan.. Türkçümüz, Kürtçümüz, Liberalimiz... Hepsi onlardan..

Düşünün; Bu güçler, Türkiye'yi böyle bir derin proje ile işgal ederken, Mesele Basını, Mesela Yeşilçamı, Mesela Borsayı, İş dünyasını, Bankaları... Unutmuş olabilir mi ? Ya da Kurumsal olarak PARTİLERİ..? unutmuş olabilir mi ? Ya da gerek görmemiş ''Partileri de Türk milletine'' bırakalım, Demiş olabilir mi ? Ya Sivil Toplumu..? Sendikaları..? Üniversiteleri..? Peki en önemlisi, Orduyu..? ''ALLAH ALLAH'' diye hücum eden, 90 yıl önce kendilerine karşı yüzyılın direnişini gösteren orduyu, İstiklal marşımızın ithaf edildiği ''KAHRAMAN ORDUMUZU'' Bir hoşgörü gereği işgal etmeyi düşünmemiş olabilirler mi..? Düşünün.........!!! ....

Söylenecek çok sözümüz var. Ya bunları görecek, tabularınızı gözden geçirecek İlahlarınızı, putlarınızı yıkacaksınız. Ya da bağnazlıklarınızla, aldanmışlıklarınızla yok olacaksınız. Ya da söyleyecek başka sözünüz olacak, olmalı !... Sonuç; Günahkar olarak değil, sorumlu olarak doğduk. İşimiz boynumuza bir borç olarak asıldı. Hiçbir karşılık ödemeden, Değeri ölçülemeyecek miktarda kredi kullanarak geldik dünyaya. Borçluyuz... Yürüyeceksiniz.. Yürüyenler oldukça, üreyenler de olacaktır. Asıl olan 'mahlukların' neden ürüdüğünden çok, Sizin nereye, nasıl, kiminle ve niçin yürüdüğünüz. Ve bir kervanınızın olup olmadığı. Yürüyeceksiniz... Arkanıza bakmadan yürüyeceksiniz. Gelenlerin ya da gelmeyenlerin kimler olduğuna çok fazla aldırmayacaksınız.

Yolsuz olanlar değil, "yollu" ve "yolcu" olanlar gelsin. Sorumsuzlar ve olumsuzlar değil, sorumlular ve olumlular gelsin. Bir de havlamalara aldırmayanlar gelsin. Hangi köpeğin havlaması kervanı yürüyüşünden etmiştir? Eğil yere... Al taşı eline... "Bismillah" de... Kafanı taşa vur... Ya da taşı kafana... Belki o zaman işini hatırlayacaksın. Kervanının olduğunu göreceksin. Yolda yolcu olduğunu, Yoldan çıkamayacağını, Yola yatamayacağını, Yolu kahpe dünyanın ciğeri beş para etmez nâdânlarına satamayacağını anlayacaksın. Ne kadar büyük krizler çıkarırlarsa çıkarsınlar, Kimse işimizi elimizden alamaz. Ve biz ne kadar usta kaytarıcı olursak olalım, İşimizi başkalarına yıkamayız. Çocuklarımıza, torunlarımıza, gelecek nesillerimize bir tek şeyi 'miras' bırakacağız; ''ŞEREFLİ BİR HAYAT'' DERİN MİLLET

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
17Haz

Emet Geç Kalmamalı!

09Oca
17Ara

Cep Derdi Milleti Gerdi

28Kas
22Kas

Terazi Dengesiz, Memleket Eğersiz